8 Mart Dünya Kadınlar Günü

8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla olarak Anadolu Birliği Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen etkinliğe çok sayıda kişi katıldı.

Etkinlikte bir konuşma yapan Anadolu Birliği Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Abdulaziz Akkaya, “Kadınlarımız; ekonomik ve yaşamda var, iş yaşamında var. Ancak sorunlarıyla var, açmazlarıyla var, kronik dertleriyle var.” dedi.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Abdulaziz Akkaya, “Unutulmaması gerekir ki; kadın “haklarıyla” kadındır. Hakları hiçe sayılan kadın, kadınlık bilinci ve erdemi çürümüş bir toplumsal yozlaşmayı beraberinde getirir. Bir ülkenin yarısı ayaklarından toprağa zincirlendikçe, geri kalanı göklere yükselemez. Daha iyi bir gelecek, daha güçlü bir Türkiye, daha aydınlık yarınlar, ancak KADINLARLA mümkün olacaktır” şeklinde konuştu

Sayın Başkanlarım, Çok Kıymetli Sivil Toplum Örgütlerinin Temsilcileri, Değerli Basın Emekçileri, Değerli Kadınlarımız,

Anamız, bacımız, yarimiz, yol arkadaşımız, emek ve hayat mücadelemizin en değerli yarısı olan kadınlarımız… 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz KUTLU OLSUN

8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla olarak Anadolu Birliği Kültür ve Dayanışma Derneği olarak gerçekleştirdiğimiz etkinliğe hepiniz hoş geldiniz diyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum,

Değerli kadınlar

Ben bugün burada sizlere uzun uzun 8 Martın tarihçesinden söz etmeyeceğim. Çok uzun istatistiki verilerde sunmayacağım. Kadın sağlığı üzerine varsa sorularınız onları dinlemeye ve cevaplamaya çalışacağım.

Bugün burada kader kurbanı kadınlarımız, sosyal hizmete muhtaç kadınlarımız, özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu’da daha da büyük sorunlarla karşılaşmış ve yaşamış kadınlarımız var.

Toplumda erkekler ve kadınlar olarak var oluyoruz ama yaratılan değerlere, eğitim, sağlık, iş gibi olanaklara ulaşma açısından ne yazık ki kadınlar erkeklerle eşit durumda değiller. İstatistiklere yansıyanlardan bile ülkemizdeki kadınların ikincil konumunu görmek mümkün.

Değerli kadınlar
Kadınlarımız; ekonomik ve yaşamda var, iş yaşamında var. Ancak sorunlarıyla var, açmazlarıyla var, kronik dertleriyle var.

Kadınlarımız çok büyük sorunlar yaşıyor. Bunların başında şiddet geliyor.

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırmasının 2018 yılı sonuçlarına göre Türkiye genelinde kadınların en büyük sorunu yüzde 61 ile “şiddet” olduğu açıklandı.

Şiddetin ardından eğitimsizlik, işsizlik, sokakta baskı ve taciz, namus cinayetleri, erken evlilik, aile baskısı ve ekonomik bağımsızlığın olmaması geliyor.

Değerli kadınlar

38 yıllık mesleki yaşamım var. Bunun neredeyse 35 yılı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak geçti. Kimi zaman annenize, kardeşinize, eşinize arkadaşlarınıza anlatamadığınız sorunlarınızı sıkıntılarınızı biz doktorlara anlatıyorsunuz.

Üzülerek ifade etmeliyim ki ülkemizde kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği, gündelik yaşam ve uygulamalarla yerleştiği, kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı, kadının kamusal ortam ve çalışma yaşamından dışlanarak aileye hapsedilmeye çalışıldığı, çocuk yaşta evliliklerin yasal zeminin oluşturulduğu günleri yaşıyor.

Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan Kadınlarımızın oranı %50

Ülkemizde okuma yazma bilmeyen 2 milyon 205 bin 315 kadın var. Yani okuma yazma bilmeyen her 5 kişiden 4’ü kadın.

•Kadın- erkek eşitliğinde Türkiye, 134 dünya ülkesi arasında 129’uncu sırada yer alıyor.

•Kadınların yüzde 20’si okuma yazma bilmiyor. (4 milyon)

•Türkiye’de kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20’si ise nikâhsız yaşıyor.

•Her gün ortalama 5 kadın gördükleri şiddet sonucu hayatını kaybediyor.

•Aile içi suçların yüzde 87’si, kadınlara karşı işleniyor.

•Eğitim gören 100 kadından sadece 2-3 tanesi yüksek öğrenim görüyor.

•Kadınların yüzde 64’ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor.

•Kadınların sivil toplum örgütlerine katılımı yüzde 24, siyasi partilere yüzde 13, sendikalara yüzde 6, siyasi uğraşıya ve parlamentoya katılımı yüzde 4 civarındadır.

•Doğum izni, kreş , cinsel taciz, adaletsiz vergi sistemi vs gibi sorunlar kadın çalışanların belini büküyor
Kadın sorunlarıyla ilgili yapılan araştırmalar, Dünyada yoksulluk içinde yaşayan 1.4 milyar insanın yüzde 70’ini kadınların oluşturduğunu ortaya koyuyor. Dünyanın en yoksul işçilerinin yüzde 60’ını (330milyon) yine kadınlar oluşturuyor. Kadınlar erkeklere göre yüzde 20 ila yüzde 50 arası daha az maaş alıyor. Dünyada açlığın, savaşın, göçün en ağır maliyetini kadınlar ödüyor.

Her 10 kadından 4’ü eşi veya birlikte olduğu kişi tarafından fiziksel şiddete maruz kalıyor. Kadınların % 44’ü de duygusal şiddet görüyor.

Kadınların %23’ü eşlerinin ya da birlikte olduğu kişilerin kendisinin çalışmasına engel ya da işten ayrılmasına neden olduğunu belirtiyor

Cezaevlerinde kadın
Aramızda çeşitli nedenlerle yada kader kurbanı olarak cezaevinde yatan yada yatmış kadınlarımız var. Ne yazık Kadınların sorunları cezaevlerinde de aynı. Kadınlar hem kadın olmaktan hem de cezaevlerinde olmaktan kaynaklı sorunlar yaşıyor. Çocukları ile cezaevinde kalmak zorunda olan kadınlarımız var. Böylesi bir tabloda tutuklu kadınlarımızın sorunları iki kat artıyor.

Töre cinayetleri
Ülkemizin hemen hemen her yöresinde özellikle kırsal kesimlerde geri kalmışlığın, cahilliğin, eğitimsizliğin, feodal yapının, vahşilik olarak çok rahat tabir edebileceğimiz korkunç cinayetleridir… kimi zamanda kan davası olarak tanımlanır… ancak kan davası, töre cinayeti, namus cinayeti bunların hepsi bir birinden ayrı kavramlardır… fakat eninde sonunda hepsi aynı kapıya çıkar.

Bazı bölgelerde, sevdiği biriyle kaçan ya da herhangi bir erkekle ‘adı çıkan’ kadın, namus cinayetine kurban gitmektedir.

Kadın, ailenin ya da aşiretin namusunu temsil etmektedir. Dolayısıyla, namusu koruyan kişi de yine kadın olmaktadır. Öyle ki, okula gitmeye, arkadaşlarla buluşmaya, ‘âşık olma’ya bu bölge kadınlarının hakkı bulunmamaktadır.

Değerli kadınlar

Kadınların üretime ve yönetime katılma imkânına kavuştukları her ülkede, toplumsal gelişme çabalarında etkin ve çok önemli roller üstlendiğine tanık oluyoruz. Hiçbir ülkenin kadınların emeği ve katkısı olmadan sağlıklı bir şekilde gelişmesinin, kalkınmasının, demokratikleşmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum.

Günümüzde de kadınların, sosyal, ekonomik ve politik katkılarına her zamankinden fazla ihtiyaç duyulduğuna inanıyorum.

Değerli kadınlar
Ortaya çıkan tablo yürekleri dağlıyor. Her yıl, 8 Mart Dünya kadınlar günü geldiğinde bu ve buna benzer veriler ortaya çıkarılıyor. Çalışma hayatı ve sosyal yaşamda ki kadın profili gözler önüne seriliyor; siyasetten sanata, eğitime, medyaya kadınların katılımlarının ne kadar az olduğuna vurgu yapılıyor, gündem böylece geçiştiriliyor.

“Bu süreçte istatistikî verilerden yararlanarak ortaya belli tablo çıkarmak, mevcut hal ve durumu ortaya koymak, gerekli, yararlı ve önemli bir çaba olsa da bunun ötesinde kadınların toplumsal hayata tam ve eşit katılımının önündeki engeller nasıl aşılabilir sorusuna ortak bir cevap bulunarak, çözümü konusunda çaba gösterilmesi gerekiyor.

Değerli kadınlar
Unutulmaması gerekir ki; kadın “haklarıyla” kadındır. Hakları hiçe sayılan kadın, kadınlık bilinci ve erdemi çürümüş bir toplumsal yozlaşmayı beraberinde getirir.

Son birkaç cümle ile konuşmamı bitirmek istiyorum

“Bir ülkenin yarısı ayaklarından toprağa zincirlendikçe, geri kalanı göklere yükselemez!”

Daha iyi bir gelecek, daha güçlü bir Türkiye, daha aydınlık yarınlar, ancak KADINLARLA mümkün olacaktır diyerek, hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum…