Kısırlık

Kısırlık (infertilite), doğurganlık çağındaki bir çiftin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadan, en az bir yıl düzenli cinsel ilişkiye girmesine rağmen gebeliğin oluşmamasıdır.” diyen  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Abdulaziz Akkaya, “ Daha önceden gebe kalmış veya çocuğu olan bir çiftin, istemesine rağmen gebe kalamamasına ise “sonradan gelişen kısırlık” (sekonder infertilite) denir.” şeklinde konuştu.

Kısırlığın görülme oranları
Hiçbir sorunu olmayan ve düzenli cinsel yaşamı olan bir kadının, bir ay süresince gebe kalma şansının yaklaşık % 20-25 civarında olduğunu ifade eden Op. Dr. Abdulaziz Akkaya, Üreme çağındaki evli çiftlerin yaklaşık % 10-15 kadarında kısırlık olduğunu ve kısır çiftlerde yapılan incelemelerde %40’ında nedenin erkekte, %40 kadarında kadında, %10’unda hem erkek hem kadında olduğu belirlendiğini belirtti.

% 10 çiftte ise herhangi bir neden bulunamadığını ifade eden Op. Dr. Akkaya, bu durumun açıklanamayan kısırlık olarak tanımlandığını kaydetti.

Kısırlık nedenleri
“Gebeliğin olabilmesi için hafta da en az bir kez cinsel ilişkiye olmalıdır. Cinsel ilişki ne kadar seyrek olursa gebelik şansı o kadar az olur.” diyen Op.Dr. Akkaya, tedavinin yapılabilmesi için ilk olarak kısırlık nedenlerinin belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kısırlık nedeniyle başvuran çiftlerin birlikte değerlendirmeye alınarak cinsel yaşamları, beraberlik sıklıklarının sorgulaması gerektiğini vurgulayan Op.Dr.Akkaya öncelikle erkekten meni tahlili (spermiogram) istendiğini söyledi. Erkek kısırlığı genelde sperm sayısı ve kalitesinden dolayı oluştuğunu ifade eden Op. Dr. Akkaya, “Sperm kanallarında bulunan tıkanıklıklar da kısırlık nedenidir. Sperm zayıflamasına bir çok faktör sebep olabilir. Erkeğin mesleği, rutin alışkanlıkları, aşırı stres sperm sayısını düşürerek kısırlığa neden olur. Spermleri zayıflatacak bir kaç neden şöyledir:Sürekli oturmak, aşırı sıcakta çalışmak, sigara, alkol, kimyasal maddelere maruz kalma, yoğun stres, aşırı kilo…”dedi.

Kadındaki kısırlık nedenlerinin beş başlık altında incelenebileceğini belirten Op.Dr. Abdulaziz Akkaya bu başlıkları sıraladı:
a .Yumurtlama bozuklukları:
b. Yumurtalık kanalları (tuba uterina) ve karın iç zarına (periton) ait nedenler
c. Rahimden kaynaklanan faktörler
d. Rahim ağzından kaynaklanan sebepler (servikal faktör):
e. Nedeni belirlenemeyen

Kısırlık Tedavisi
Tedavinin yapılabilmesi için ilk olarak kısırlık nedenlerinin belirlenmesi gerekir. Tedaviye başlayabilmek için ilk olarak erkekten sperm örneği alınır. Kadında ise tüplerin tıkalı olup olmadığı ve rahim ile ilgili sorunlar araştırılır. Sorunları tespit etmek için de rahim filmi çekilmesi gerekir. Adet kanamasının 3. Günü kadının hormonal dengesi ve yumurtalık kapasitesi için hormon testleri uygulanır. Nedenlerin araştırması bittikten sonra kısırlık için uygun tedavi yöntemi belirlenir ve tedaviye başlanır.

Kısırlık Tedavisinde Uygulanan Yöntemler:
Erkeğin tedavisi ürologlar tarafında düzenlenir.

Kısırlık sorunlarından dolayı doktora başvuran kadınların % 20 civarında hormonal sorunlar dolayı yumurtlama sorunu tespit edilir. Yumurtlama sorunlarının tedavisi için ve yumurtlamayı uyarmak ve yumurtaların çatlamasını sağlamak için hormonal ilaçlar kullanılır. Nedeni belirlenemeyen kısırlıklarda, rahim ağzına bağlı gelişen sorunlarda ve sperm kalitesinde oluşan sorunlarda ilk öncelikli gebeliği sağlamak için aşılama yöntemi tedavisi uygulanır.

Aşılama tedavisi; erkekten elde sperm sıvısında ki sperm hücreleri diğer sıvılardan ayrıştırılarak rahime direkt olarak transfer edilmesini sağlayan bir tedavi metodudur.

Fakat aşılama ile sonuç alınamayan daha ileri seviyede seyreden sorunlar için tüp bebek tedavi yöntemlerine başvurmak gerekmektedir. Tüp bebek tedavi yöntemleri ile başarı sağlama olasılığı daha yüksektir.

Tedavi yönteminin belirlenmesinde kadının yaşı, kısırlık süresi, tedavi sürecine tahammül edebilme gibi faktörler rol oynar. Sebebi bilinmeyen uzun süren kısırlık vakalarında çiftlerin üzerinde çok yoğun bir psikolojik baskı vardır. Bu da tedavi sürecini olumsuz etkiler. Psikolojik baskının en güzel örneğini, bu çiftlerin çocuk beklentisi kalmadıktan birkaç yıl sonra kendiliğinden çocuk sahibi olabilmeleri göstermektedir. Gerçekten yıllar boyu tedavi görüp, umutlarını kaybeden çiftler, bir süre sonra kendiliklerinden çocuk sahibi olabilmektedirler.