Gebelik ve yüksek tansiyonu iki arı gruba ayırarak inceleyebiliriz:
1. Gebe kalmadan önce tansiyonu normal olan bir kadının gebeliğinin yaklaşık 5. ayından itibaren tansiyonunun yükselmesi. Buna “gebeliğe bağlı hipertansiyon” adı verilmektedir.
2. Önceden tansiyonu yüksek (Hipertansif) bir kadının gebe kalması
Gebeliğe bağlı Hipertansiyon (Preeklampsi)
Gebeliğin ilk dönemlerinde damar duvarında gevşemeye bağlı olarak tansiyonda hafif bir düşüş görülür. Salgılanan hormonlar etkisiyle tansiyonda düşme, halsizlik ve baş dönmeleri bu dönemde normaldir. Ancak gebeliklerin yaklaşık %8-10’unda 5. aylar civarında tansiyonda yükselme gözlenir buna “gebeliğe bağlı hipertansiyon” denilmektedir. Nedeni tam olarak bilinememekle beraber plasenta adı verilen bebeği besleyen dokunun rahim duvarına yapışmasında oluşan anormalliklerin buna neden olduğu düşünülmektedir. Yani yapısal bir durumdur ve gebe kadının yeme/içme alışkanlığı ile ilgisi yoktur.
İlk ortaya çıkan belirtiler tansiyonun 140/90’ın üzerine çıkmasıdır. Buna ek olarak el ve ayaklarda ödem ve proteinüri denilen idrarda protein çıkışı görülebilir (24 saatlik idrarda 300 mg üstünde protein çıkar) . Gebe bir kadında sadece ayaklarda ödem görülmesi eğer tansiyon normalse önemli bir şikayet değildir, endişe etmeye gerek yoktur. Bu hastalığın erken tanısı amacıyla gebe kadınlar düzenli olarak her ay tansiyonlarını ölçtürmelidirler. Gebeliğe bağlı hipertansiyon tanısı koymak için hamile kadın tansiyonunu 10-15 dakikalık bir dinlenme süresi sonrası ölçtürmeli ve en az 2 kez 140/90 değerlerinin üzerinde çıkmalıdır.
Gebeliğin ilerleyen döneminde (5. aydan başlayarak doğuma kadar hatta doğumdan sonraki ilk ayda dahil) tansiyonda yükselme hem anne hem bebek üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Annede gelişen yüksek tansiyon; görme bozukluğu, baş ağrısı, beyin kanaması, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, havale geçirilmesi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Tansiyonda yükselme gebeliğin ne kadar erken döneminde ortaya çıkarsa sorunlar da o kadar fazla görülür. Ağır preeklampsi tansiyonun 160/110 mm Hg üstüne çıkmasıdır. Bu durumda yukarda anlatılan ciddi sağlık sorunlarının görülme olasılığı daha yüksektir.
Gebelikte tansiyon yükselmesinin bebek üzerine etkileri ise gelişme geriliği, anne karnında bebeğin ölmesi, plasentanın erken ayrılarak kanama olması ve bebeğin kaybıdır. Bu nedenle tansiyonda yükselme olan gebe kadınlar yakın takip edilmeli ve bebeğin gelişimi ultrason ile izlenmelidir. Ultrason altında yapılan incelemeler ve anne karnında bebek kalp atımlarının kaydedilmesi ile bebeğin sağlığı yakından izlenir ve doğumun zamanı planlanır.
Gebelik sırasında; baş ağrısı, görmede bulanıklık, uçuşma, mide bulantısı ve şişme gibi şikayetler ortaya çıkması durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bu şikayetler tansiyonda yükselmenin ilk belirtileri olabilir.
Preeklampsi tedavisinde en önemli konu bebeği yakından takip ederek doğum zamanını planlamaktır. Doğuma kadar da bu hastaların stres ve sıkıntıdan uzak sakin bir yaşam sürmeleri beklenir. Sıkıntı ve yorgunluk tansiyonu yükseltebileceğinden bu dönemde dikkatli olunmalıdır. Temel prensip 34. Haftadan sonra uygun bir zamanda doğumun yaptırılarak bebeğin sağlıklı olarak çıkartılmasıdır. Tansiyonu kontrol altında tutulabilen bayanlarda 37-38. Haftalara kadar beklenilebilir ancak yakın takip gereklidir.
Preeklampsi tedavisinde tansiyonu düşürmeye yarayan ilaçlar dikkatli seçilmelidir. Çünkü bebeğe giden kan akımında azalmaya neden olarak gelişme geriliğine neden olabilirler. Bazı ilaçlar ise bebeğin gelişimi sırasında yapısal bozukluklara neden olarak konjenital anomalilere neden olabilir. Bu nedenle gebeliğe bağlı hipertansiyonun tedavisi gebe olmayan kadınlardaki yüksek tansiyon tedavisinden farklılık göstermektedir
Hamilelik sırasında aşırı kilo alınması yada yüksek miktarda tuz tüketilmesinin tansiyonda yükselmeye yol açacağı görüşleri tartışmalıdır, kesin kanıtlanmamıştır.
Hipertansif bir kadının gebe kalması
Hamile değilken hipertansif olan bir kadında hamileliğin ilk dönemlerinde hormonların etkisiyle tansiyonda hafif düşme gözlenebilir. Ancak 2. ve 3. dönemde tansiyon tekrar yükselebilir. Eğer tansiyondaki yükselmeye idrarda protein çıkışı da eşlik ederse buna gebelikte daha da kötüleyen hipertansiyon (superimpoze preeklampsi) adı verilir.
Kronik hipertansiyonu olan gebelerde gebe kaldıkları dönemde ilaçlarını değiştirmek durumunda kalabilirler, çünkü diğer zamanlarda kullandıkları ilaçlar bebek üzerinde yan etkiye neden olabilir.
Hamilelik döneminde tansiyonu düşürmek amacıyla en çok içeriği metil dopa olan ilaç kullanılmaktadır. Ani tansiyon yükselmelerinde ise ülkemizde Magnezyum kullanılarak tansiyon düşürülmeye ve kadının havale geçirmesi engellenmeye çalışılır. Ani tansiyon yükselmesi ve karaciğer/kan tablosunda ciddi sorunlar çıkan bayanlar hızla kontrol altına alınarak doğum için hazırlanmalıdırlar.
Preeklamptik kadınlarda doğum şekli:
Preeklamptik hamile bir kadın eğer tansiyon kontrol altında ve ciddi başka bir problem yoksa normal doğum yapabilirler. Normal doğum sırasında magnezyum kullanılarak tansiyon kontrol altına alınmalı ve kadının nöbet geçirmesi engellenmelidir. Doğumdan sonra da ilk saatlerde yakından takip gerekmektedir, çünkü nadir de olsa bazı kadınlarda doğumdan sonra tansiyonda daha da yükselmeye bağlı nöbet geçirme olabilir.
Yukarda anlatılan nedenlerle hamile kalmayı planlayan kadınların tansiyonlarını ölçtürmeleri ve gebelik döneminde de düzenli kontrollerini yaptırmalarını öneriyorum.
Yüksek Tansiyonun Anne ve Bebek Sağlığına Etkisi
1. Kan damarları kasılır, anne rahmine ve annenin diğer hayati organlarına giden kan miktarı azalır. Bebek yeterince beslenemez.
2. Damarlar kasılı olduğundan vücuda az kan gider. Kalp giden kan miktarını arttırmak için daha hızlı çalışır ve kalp yetmezliği olabilir.
3. Böbreklere yeterli kan gitmediğinden, idrarda normalde olmaması gereken sonuçlar çıkar. Vücuttan protein atılır.
4. Damarlar kasılı olduğundan anne rahmine yeterli kan gitmeyecektir. Bebek yeterli beslenemeyecek, bazı durumlarda zihinsel fonksiyonları zarar görebilecek belki de bebek kaybedilebilecektir.
5. Göze yeterli kan gitmediğinden bulanık görme, baş ağrısı olur.
6. Bacak ve kollarda dinlenmeyle geçmeyen, baş parmakla bastırıldığında iz bırakan şişlikler olur.
Neler Yapmalıyız?
1. Her gün aynı saatte, aynı tartıda tartılıp, her günkü kilonuzu bu iş için ayırdığınız defterinize kaydedin.
2. Her gün aynı saatte, dinlenme anındaki tansiyonunuzu ölçtürün. Aynı deftere bunu kaydedin.
3. Tansiyonunuzun yükselmesi halinde sol yanınıza yatarak istirahat edin. Tansiyon yükseldiğinde sizin ve bebeğinizin ihtiyacı olan oksijenin temini tehlikeye girmiştir. Bu yüzden tansiyonunuz yükseldiğinde dinlenerek vücudunuzun harcadığı enerjiyi en aza indirmeli, enerjinizi korumalısınız.
4. Sabah ve öğleden sonraları kendinize istirahat saati ayırın. Sessiz sakin ve loş bir ortamda dinlenin.
5.Şişliği (ödemi) önlemek veya çözmek için proteinden (süt, yoğurt, et, yumurta, kuru baklagil vb.) zengin yemekleri tercih edin, ancak kesinlikle tuz kullanmayın.
6.Aldığınız içecek miktarında kısıtlama yapmayın.
7.Stresli ve gergin ortamlardan uzak durun. Bu ortamlar damarlarınızın kasılmasına ve tansiyonun yükselmesine neden olur.
8.Bebeğinizin hareketlerini gözleyin. İki-üç saatte bebeğin anne rahminde 10 hareket yapması beklenir. Evinizde size destek olacak, iş yükünüzü azaltacak, bu desteği doğum sonrası dönemde de sürdürecek bir yardımcıya ihtiyacınız olacaktır.
9.Yüksek tansiyona bağlı şikayetleriniz doğumdan hemen sonraki dönemde de bir süre devam edecektir.