Menstruasyon ya da diğer bir ifadeyle adet kanaması kadınlarda ergenlik döneminden itibaren başlayan ve menopoza kadar devam eden, rahmin iç tabakasını döşeyen endometrium ismini verdiğimiz tabakanın belirli periyodlarla atılması olarak tanımlanabilir.
Hormon ana faktör
Adet kanamasının belirli bir düzen halinde olmasını belirleyen ana faktör kadınlardaki hormonal düzen ve bu hormonal düzeni sağlayan yumurtalık faaliyetleridir ki; bunların da en önemlisi, ovulasyon yani yumurtlama dediğimiz olaydır.
Adet dışı kanamalardan sözetmeden önce normal adet kanamasını tanımlamamız gerekir. Normal adet kanaması 21-35 günde bir tekrarlayan (ortalama 28 günde bir), 3-7 gün süren, toplam ortalama 35-50 ml miktarında olan kanamalardır.
Hastalık değil belirti
Adet dışı kanamalar oldukça sık bir sorun olup kadın doğum doktoruna en sık başvuru nedenlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şunu da özellikle belirtmek isterim ki adet dışı kanama bir belirtidir yani altta yatan bir problemin yansımasıdır. Bu nedenle bu şikayetle bize başvuran kadınları adet dışı kanamaya neden olabilecek nedenleri özellikle içine girdiği yaş grubuna göre öncelikli nedenler başta olmak üzere detaylı bir şekilde araştırırız. Bu araştırmanın sonucunda saptadığımız sorunlar hormonal düzensizlikten kadın üreme organlarının kanserlerine kadar oldukça geniş bir yelpazede değişkenlik gösterebilir.
İki ana başlıkta toplanır
Adet dışı kanamalar nedenlerine göre 2 ana başlıkta toplanmaktadır.
Bunlar; hormonların (anovulasyon) veya pıhtılaşmayla ilgili fonksiyonların bozukluğuna (idyopatik trombositopenik purpura, von Willebrand ) bağlı kanamalar ve organik yani kadın üreme organlarından gelişen gözle yada mikroskobik inceleme neticesinde ortaya konulabilen patolojilerin (myom, rahim iç zarının kalınlaşması ve kanserler) neden olduğu kanamalardır.
Adet dışı kanamaları hastanın bulunduğu yaş grubuna göre çocukluk-ergenlik, üreme çağı, menopoz ve menopoz sonrası dönem adet dışı kanamalar olarak sınıflayabiliriz. Aslında bu sorun ilginç bir durum olarak daha birkaç günlük bebekte de ortaya çıkabilir. Ailelerde ciddi bir tedirginlik nedeni olan bu durumun çoğu zaman nedeni, gebelik döneminde yüksek miktarlara ulaşan estrogen hormonunun anne karnındaki bebeği etkilemesi sonucunda ortaya çıkmaktadır (doğum sonrası estrogenin geri çekilmesi).
Çocukluk döneminde görülen adet dışı kanamalar erken bir seksüel gelişimin belirtisi olabilmekle beraber oyun çağında bir çocukta bir yabancı cisim nedeniyle de ortaya çıkabilir. Yine bu dönemde görülen bazı nadir tümöral patolojilerde adet dışı uterin (rahim) kanamalarına neden olabilir.
Bir genç kızın ilk adet kanamaları çoğu zaman düzensizdir. Oldukça sık rastlanan bu duruma neden henüz daha yumurtlamanın başlamamış olmasıdır. Daha öncede söylediğim gibi adetin ritmini belirleyen en önemli etmen yumurtlamadır.
Peki bu durum ne süreyle devam eder?
Genelde bu durum adetlerin başlangıcında itibaren 1-2 yıl kadar sürmektedir. Ancak 2 yıldan uzun sürdüğü durumlarda ayrıntılı araştırmakta fayda vardır. Bir ergende yumurtlamasız adetlerin 2 yıldan fazla devam etmesi halinde beyin alt bölgesindeki hormon üreten yapılar ile yumurtalıktan üretilen hormonları ve yine üreme fonksiyonlarını etkileyebilen tiroid organının salgıladığı hormonları değerlendirmenin yanında; altta yatan bir organik patolojinin olup olmadığını ortaya koymak için ultrasonografi gibi görüntüleme metotlarından yararlanmaktayız.
Ergenlik döneminde anoreksia nevroza, bulimia gibi yeme bozukluğuyla kendini gösteren psikiyatrik rahatsızlıklar, aşırı fiziksel aktivite, kronik hastalıklar ve emosyonel stres adet dışı kanamalara neden olabilir (anoovulasyon nedeniyle). Yine bu dönemde görülen gebelikler ve bu gebeliklerin düşük tehtidi, düşük ve dış gebelik gibi komplikasyonlara bağlı kanamalarda batı ülkelerinde ki kadar sık olmasada ülkemizde de bazen rastlayabildiğimiz ergenlik dönemi adet dışı kanama nedenlerinde bir olarak aklımızda bulunması gereklidir.
Adet dışı kanamaların en yoğun olarak yaşandığı dönem, reproduktif dönem yani üreme dönemi olarak tanımladığımız dönemdir. Bu dönem bir genç kızın yumurtlamalı adetlerinin başladığı dönemden artık yumurtlama fonksiyonlarının kesildiği menopoza kadar geçen süreyi kapsamaktadır.
Bu döneme ait kanama nedenlerinin başında daha önce tanımladığımız fonksiyon bozukluğuna bağlı yani disfonksiyonel kanamalar gelmektedir ki yine bunlarında en sık nedeni anovulasyon yani yumurtlama olmamasına bağlı düzensiz kanamalardır. Yeri gelmişken yumurtlamasız adetlerin ve buna bağlı kanama bozukluklarının üreme yaş grubundaki en yaygın nedeninin polikistik over sendromu olduğunu söylemek isterim.
Bu sendromda yumurtlama olmaması nedeniyle tipik olarak iki adet arasındaki süre uzamakta ve uzun aralıklar sonrası düzensiz kanamalar ortaya çıkmaktadır. Yine bu dönemde rastlanılan adet dışı kanamaların yaygın nedenlerinde biri erken gebelik dönemi sorunlarına bağlı kanamalardır (düşük tedtidi, düşük, dış gebelik, üzüm gebeliği) tabi ki bu nedenler adet dışı kanamalar olarak adlandırılması kişinin gebe olduğunun anlaşılması biter bundan sonra gebeliğe bağlı kanamalar olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde adet dışı kanamalara neden olan bir diğer durumda organik düzensiz kanama nedenleri ana başlığında toplanan hastalıklardır.
Bunlardan en önemlileri myomlar ve rahim iç zarından kaynaklanan polip olarak tanımlanan etsi yapılardır. Ayrıca rahim ağzı patolojileri (iltahap ve kanser öncülü lezyonlar ve rahim ağzı kanseri) bu döneme ait organik kanama nedenlerinde biridir rahim ağzı kanamaların tipik özelliklerinden biri postkoital yani ilişki sonrasında olan veya fark edilen kanamalar olmasıdır. Rahim iç zarı kalınlaşması ve çok nadiren de bu kalınlaşma zemininde ortaya çıkan endometrium yani rahim iç zarı kanserleri bu döneme ait kanama nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkabilir.
Endometrium kanserlerinin yaklaşık %5’i 40 yaşın altında görülmektedir bu durum özellikle kilolu ve uzun süren anovulatuar siklusları olan kadınlarda göreceli olarak daha sıktır.
Adet dışı kanamaların (ADK) yine yaygın ve önemli bir problem olarak karşımıza çıktığı dönem menopoza giriş dönemi ve menopoz sonrası dönemdir. Biz bu dönem adet dışı kanamalarda kadın doğum hekimi olarak özellikle üzerinde durmaktayız. Çünkü bu dönemlere ait ADK’larda altta organik bir patolojinin görülme olasılığı artmaktadır. Menopoza girmekte olan bir bayanda sıcak basmaları, gece terlemeleri huzursuzluk hali gibi sık görülen yaygın yakınmalarının yanında adet düzensizlikleri de sık olarak rastladığımız bir durumdur.
Bu dönemde görülen ADK nedenlerinden önemli bir kısmını yine yumurtlama yetisinin ortadan kalkması neticesinde ortaya çıkan hormonal dengesizlikler rol almaktadır. Burada bir not olarak adetin sonunun başlangıcına benzediğini de belirtmek isterim. Burada kastettiğimiz adetin başlangıcında olduğu gibi sonlarına doğruda adetler yumurtlamasızdır ve buna bağlı olarak da düzensizdir. Daha öncede belirttiğim gibi bu döneme ait kanamaların önemli bir kısmında altta organik bir patoloji yatma olasılığı artmaktadır ve bunlar diğer yaş dönemlerine göre daha sık görülmeye başlar. Bunlar; moyomlar, endometrial polip, endometrial kalınlaşma ve endometrium kanseridir.
Bu nedenle bu yaş grubundaki bir bayanda ultrasonografi gibi görüntüleme metotlarının yanında, histeroskopi gibi rahim içini direkt olarak görme imkanını bulduğumuz tansıal yönetmlerden de sık olarak faydalanmaktayız . Bu döneme ait kanamalarda rahim iç zarına ait patolojileri değerlendirmek için çeşitli yöntemeler ile rahim iç zarından parça alıp bunun patolojik tahlilini yaptırmaktayız.
Menopoz dönemine ait sık rastlanılan adet dışı kanama nedenlerinde biride dışardan alınan hormonlardır. Menopoz sonrası dönemde görülen kanama nedenlerinin görülme sıklığına göre özetleyecek olursak ; %30’unu dışardan alınan hormonlar, %30’unu menopoz sonrası kadınlık hormonlarının ortadan kalmasıyla desteğini yitirmiş olan rahim iç zarının incelmesine bağlı kanamalar, %15’ine endometrium kanseri, %10’una rahim iç zarı veya rahim ağzından kaynaklanan polipler, %5’inin rahim iç zarı kalınlaşmaları ve %10’nunu da diğer bazı nedenler (rahim ağzı kanseri, ürethral karankül, sarkomlar , travma…)oluşturmaktadır.